İnsanlığın iniş ve çıkışlarla dolu tarihi, adına kanun dediğimiz, insan eliyle yapılan her düzenlemenin meşru, hukuki, adil olmayabileceğini bizlere açıkça gösterir. İnsan yapımı kanunlardan önce tabiatın düzenine ve doğal hukuka başvurulması biraz da bundandır.

İnsanlar bir arada ve mutlu yaşayabilmek için toplum olarak bir araya gelmiş, ihtiyaçlarına göre çeşitli kurumlar inşa etmişlerdir. Bunlar arasındaki en etkili kurumlardan biri de hukuk olmuştur. Başta yaşam hakkı olmak üzere, saygınlıklarını, onurlarını, haysiyetlerini, alınteri dahil çeşitli kazanımlarını güvence altına almak, birbirleriyle olan ilişki ve etkileşimlerini iyi niyet ilkesine göre sürdürebilmek için bir dizi kurallar manzumesi oluşturmuşlardır. Bunun için de tarih boyunca büyük mücadeleler vermiş, bedeller ödemişlerdir.

Toplumların kendi içindeki sorun veya anlaşmazlıklara çözüm arayışları ve bu çerçevede yaptıkları sözleşmeleri, örneğin Solon Yasaları, Magna Carta, Sened-i İttifak yahut Meşrutiyetin İlanı veya çeşitli Anayasa hareketleri bu bakımdan dikkate değer. Aynı şekilde kendi tarihimizde Çanakkale Savaşı'nı da kapsayan ve tüm milletin tek yürek olarak işgal güçlerine karşı verdiği mücadeleler ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu bu mücadelelere örnektir. Milli mücadele döneminde toplumun bir araya gelerek haklarını korumak için veridği çabanın Müdafaa-i Hukuk adını alması ise çok sembolik ve anlamlıdır.

Elbette hukuk da başka alanlar gibi bireyleri ve toplumu konu ediniyor. Sağlık, tarım, şehir, ekonomi, siyaset, ticaret, teknoloji, medya dahil toplumsal hayatın her yanında doğrudan veya dolaylı etkileri ve izleri hissediliyor. Hukukun bu etkisi hem yasalar, kurallar koyması hem de insan ilişkilerini yaptırımlar yoluyla düzenlemesinden kaynaklanıyor. Bir toplumda değerler, kaynaklar, roller nasıl üretiliyor ve dağılıyorsa, ödüller ve cezalar da öyle dağıtılıyor. İşte hukuk büyük ölçüde bu düzenleme ve yaptırımlarla ilgileniyor.

 Bir ülkede kurumlar çürütülmek, toplum çökertilmek istenirse ödül-ceza sistemini tersine uygulamak yeterli olur. Başarılı, çalışkan olanlara ödül verilmez, aksine cezalandırılırsa liyakatsiz, kural tanımazlara ise bol bol ödül verilirse, bunun her alanda yıkıcı etkileri vakit geçmeden görülür. Hukuk, adalet ve kurumların düzenleniş biçimi bunun için yaşamsaldır.

Toplumsal bir ilişkiyi, bir yapıyı veya bir kurumumun işleyişini düzenlemenin pek çok farklı yolu olabilir. Onun için mevcut yapılar içinde iyi işleyenler kadar bozuk işleyenler de olabilir. Anayasa, kanunlar, seçimler, siyasi partiler, medya, şirketler, tarım, ormancılık, madenler, hastaneler ve eğitim dahil ülkemizdeki pek çok alan ve kurumun düzenlenmesinde ve işleyişinde yaşanan sorunları, eksiklikleri tespit etmek, konuşmak, öneriler geliştirmek toplumun ve ülkemizin huzur, güven ve refahı için hayati derecede kıymetli.

İşte bu nedenle Ülkemiz ve Biz bünyesinde Hukuk Çalışma Grubu oluşturduk.

Hukuk Çalışma Grubu insan olmaktan doğan haklarımızın hiçbir öznel görüşle zedelenmemesi, eşitlik ilkesinin her alanda istisnasız uygulanması ve adalet sistemimizin toplum vicdanına ve hukuk kurallarına göre işlemesi için fikirler üretmeyi amaçlıyor. Aynı zamanda kanun ve kurumların düzenlenişi için gerekli koşulları hukuki bakımdan değerlendirmeyi ve toplumu bilgilendirmeyi hedefliyor.

Başta akademisyenler ve hukukçular olmak üzere, hukuka ilgisi olanlar Hukuk Çalışma Grubu'na katılabilir ve yapılacak çalışmalara katkıda bulunabilirler.

Ülkemiz Biz'e ve Hukuk Çalışma Grubu'na katılmak isterseniz aşğıdaki formları dodlurabilirsiniz. Dilerseniz bizlere e-posta yoluyla her zaman ulaşabilirsiniz.

ÇALIŞMA GRUBU İLE İLGİLİ KAMPANYALAR

 Yerel Seçimlerde Boşa Giden Oylarımızı Kurtaralım