Bugün yeryüzünü, onu oluşturan tüm varlıklarla birlikte üretilecek, tüketilecek, zenginlik için kullanılacak bir nesne olarak algılıyoruz. Bunu sadece Beyaz Adam değil, Beyaz Adam'ın hegemonyasından ve zihin tornasından geçmiş herkes benimsiyor. Başka bir dünya ve yaşam biçiminin mümkün olabileceğini aklımızın ucundan bile geçirmiyoruz. Tüm insanlık sözleşmiş gibi dünyaya saldırıyoruz.
Fakat bir vakitler Paiute Kabilesi'nden Wovoka insanın bir parçası olduğu doğaya saygının ne derece derin kökleri bulunduğunu, Beyaz Adam'da somutlaşan dünyayı yalnızca sömürülecek bir nesne olarak gören bakışa karşı şöyle tasvir etmişti:
"Toprağı sürmemi istiyorsun. Bir bıçak alıp annemin göğsünü mü parçalayacağım? Öyle olursa öldüğümde beni dinlenmem için koynuna almaz.
Kayaları kazmamı istiyorsun! Derisinin altından kemiklerini mi sökeceğim? Sonra öldüğümde, yeniden dirilmek için vücuduna giremeyeceğim.
Çimenleri kesmemi, saman yapmamı, satıp beyaz adam gibi zengin olmamı istiyorsun, fakat annemin saçlarını kesmeye nasıl cüret ederim?
Halkımın benimle birlikte burada kalmasını istiyorum. Tüm ölenler yeniden dirilecekler. Ruhları tekrar bedenlerine girecek. Burada babalarımızın yurtlarında beklemeli ve anamızın koynunda buluşmaya hazır olmalıyız."
Dünyaca tanınmış edebiyatçı yazar Simone de Beauvoir ise "Bir kişinin hayatı ancak başkalarının hayatına sevgi, dostluk ve şefkat ile değer verdiği müddetçe değerli olur." diyerek varlıklar arasındaki bağların kıymetini kendi döneminde bir bakıma yeniden vurgulamıştır. Bu ifade muhakkak ki insanlar arasındaki ilişkiler kadar, insanın tabiatla ve diğer canlılarla olan ilişkileri için de geçerlidir.
Dünyanın yedinci kıtası okyanuslardaki plastik atıkların bir araya gelmesinden oluşuyor.
Ülkemizde ve dünyada çevre sorunları büyük bir hızla artıyor. Sular, denizler kirleniyor, balıklar ölüyor, göller kuruyor yahut yaşanmaz hale geliyor. Çöp yığınları dağlar gibi artıyor. Ülkeler birbirine çöp ve atık ihraç ediyor.
Her geçen gün ormanlarımız azalıyor, yok oluyor. Verimli tarım arazileri beton yapılaşmaya açılıyor. İnsanların gözünü hırs bürümüş, önüne ne gelirse kısa vadeli çıkarları uğruna yakıyor, yıkıyor, yok ediyor, kurutuyor. Derelerimizden, nehirlerimizden kimyasal atıklar akıyor. 20-30 yıl önce yüzmek için gidilen kumsallara, sahillere günümüzde kirlilikten, müsilajdan dolayı yaklaşılamıyor.
Peki insanlar ne yapıyor?
Birçokları kutuplaşmış bir ortamda çevreye sahip çıkmaya çalışıyor; gergin, kızgın, öfkeli bir şekilde. Gerilimin, çatışmanın olduğu ortamda insanlar arasında konuşmak, istişare etmek, danışmak mümkün olmuyor. Birçok kimseler ise ancak sosyal medyada "ah o eski günler", "ah şu eski yerler" diye iç çekip hayıflanıyor. Fakat birçoğu çevreyi korumak, doğayı yaşayabilir ve yaşanabilir hale getirmek için parmağını dahi kıpırdatmıyor.
İşte bu acı gerçekler karşısında, Ülkemiz ve Biz olarak Çevre ve Ekoloji Çalışma Grubu'nu kurmaya karar verdik. Olumlu düşünerek, çözüm odaklı bakarak, toplumu bıkmadan usanmadan tam ve doğru bilgilendirerek, uygulanabilir, pozitif kampanyalar yaparak... Bir vahada susuz kalan bir bitkinin suya kavuştuğunda yeşerip serpilmesi gibi, ülkemizde insanların umutlarını ve geleceklerinin yeşermesine katkıda bulunarak, pek çok güzel işlere imza atmak istiyoruz.
Neler yapacağız?
Çevre ve tabiata duyarlı insanlar bir araya gelerek imkânlarımızı, neler yapabileceğimizi konuşacağız. Çevre ve ekoloji konusunun sadece teknik bir mesele olmadığını, bir kültür ve zihniyet meselesi olduğunu ortaya koyacağız. Doğaya saygı ve doğa ile uyumlu yaşama konusunda her bir sözü, bakışı, tecrübeyi altından kıymetli göreceğiz.
Şef Kızıl Bulut'un (Makhpiya-luta) söylediği gibi her zaman hakikati dile getireceğiz.
"Bizler servet değil, çocuklarımızı doğru eğitmek istiyoruz. Hazinelerin bize bir hayrı dokunmaz. Onları kendimizle birlikte öteki dünyaya götüremeyiz. Bizler servet istemiyoruz. Bizler barış ve sevgi istiyoruz."
Şef Qwatsinas'ın söylediği gibi;
"Ormanları çocuklarımız, torunlarımız ve henüz doğmamış olanlar için korumalıyız. Ormanları kendileri adına konuşamayan kuşlar, hayvanlar, balıklar ve ağaçlar için korumalıyız." diyeceğiz.
Hz. Muhammed'in söylediği gibi, "Kıyametin koptuğunu görseniz bile elinizdeki fidanı dikin" diyeceğiz.
Tabiat kanunlarının, insan kanunlarından üstün olduğunu bileceğiz. İnsan kanunlarından kaçıp kurtulanların tabiat kanunlarına karşı geldiklerinde, bunun cezasının sadece yapanlar değil, herkes için ağır olacağını tüm insanlara hatırlatacağız.
Çevre ve Ekoloji Çalışma Grubu olarak sahip olduğumuz ama sahip çıkamadığımız en değerli hazinemizin bizi çepeçevre sarıp sarmalayan tabiat olduğunu fark edeceğiz. Çevremizi korumak, güzelleştirmek, içinde yaşadığımız doğayı çocuklarımıza hak ettikleri şekilde bırakabilmek için ince düşünen, hassas insanlarla birlikte zihin yoracağız. Toplum ve dünya için faydalı, güzel fikirler üretip bunları kampanyalara dönüştüreceğiz.
Siz de, çevre ve ekoloji konularının hayati önemde olduğunu düşünüyorsanız, Çevre ve Ekoloji Çalışma Grubu'na katılabilir, fikirlerinizle, sosyal medyada yapacağınız paylaşımlarla kampanyalara destek olabilirsiniz.
ÇALIŞMA GRUBU İLE İLGİLİ KAMPANYALAR
Sebze bahçemizi doğal yöntemlerle nasıl koruyabiliriz?
Kompost Yaparak Gezegenimizin İyiliği İçin Bir Adım At!
Biraz Yeşillendirelim, Rengârenk Çiçeklendirelim